Mermer blokta şunlar yazıyor;
"Pontos'un ağzında Megara'lılar tarafından tarafından kurulmuş olan Khalkedon ve bir köy olan Khrysopolis ve Khalkedon'lar Tapınağı bulunur; ve denizden biraz içeride içinde küçük timsahların beslendiği bir pınar vardır.
Coğrafya Anadolu Kitap XII
Strabon M.Ö. 63 - M.S. 21 "
Resim 1. Kadıköy Mühürdar Meydanı'nda bulunan timsah heykeli ve Strabon'un Coğrafyası'ndan yapılan alıntının yazıldığı mermer blok |
Resim 2. |
Mermer üzerindeki yazı, piyasada halen basımı bulunan "Antik Anadolu Coğrafyası Kitap:XII-XIII-XIV - Strabon-Geographika" isimli yayından alıntılanmış. Kitap, Arkeoloji Sanat Yayınları'ndan
çıkmış. Prof. Adnan Pekman tarafından Grekçe aslından ve yabancı dillerdeki çevirileri de göz önünde tutularak Türkçe'ye çevrilmiş. Sanıyorum ki ülkemizin tarihi coğrafyasını ve arkeolojisini incelerken başvurulan antik kaynakların başında Strabon'un bu eseri geliyor. Kitap girişinde Strabon hakkında genel bir bilgi ile birlikte günümüze ulaşan antik kaynaklardan özellikle Anadolu ve Trakya ile ilgili olanlardan bahsediliyor. İncelemeye değer bir liste gerçekten. Bu kaynaklar arasında hemen kitabın girişinde bir parçasını verdikleri Genç Plinius'un Bithynia Valisi'yken Anadolu'dan Roma'ya, İmparator Traianus'a yazdığı mektuplardan birisi de var (X,98). Diğerlerinde olduğu gibi imparatorun, Plinius'un bu mektubuna verdiği cevap da (X,99) bulunuyor. Bana çok ilgi çekici geldiği için bu mektup ve cevabını buraya da yazmak istedim.
Genç Plinius'un talebi;
"Amastris'in (çok iyi planlanmış ve bakımlı bir kent) başlıca özelliklerinden biri çok güzel, uzun bir caddedir. Bu cadde boyunca adına dere denilen, ancak berbat bir lağımdan farksız olan bir su akmaktadır. Görünüşü ne kadar kötüyse, yaydığı kokular da o kadar sağlığa zararlıdır. Halk sağlığı kadar şehrin güzelliği de bu suyun üzerinin kapatılmasını gerektirmektedir; ve izniniz olursa, bu iş yapılacaktır. Bu kadar önemli bir işte, para sıkıntısının çekilmeyeceğini görüyorum."
İmparator'un cevabı;
"Amastris kentinin sağlığına zarar verecek bu suyun örtülmesi için her türlü neden mevcut, Sevgili Plinius. Her zamanki becerikliliğinizle bu işin yapılması için gerekli parayı sağlayacağınızdan eminim".
2000 sene öncesinden gelen bu mektup hayret uyandırıyor gerçekten. Bugünün Amasra'sı ile ilgili bu konuda Genç Plinius ne yaptı acaba? İmparator hem para göndermedi hem de işin yapılmasını gayet diplomatik ifade etti :). En azından bu mektubun sonunda ne olduğunu bu kitapta görme şansınız bulunuyor.
![]() |
Resim 3. Bir 16. yy gravüründe Strabon- Coğfaryacı, Filozof, Tarihci |
Strabon'un 17 kitaptan oluşan Geographika'sı günümüze bütünüyle ulaşabilmiş ve bilinen en eski basımı 1472 'de Venedik'te basılmış. Strabon, bu eserinde, batıda Atlas okyanusu, doğuda Indos Irmağı'yla (İndus Nehri, Pakistan) sınırlanan bütün Eski Çağ dünyasının coğrafyası üzerine bilgiler veriyor. Strabon'un yaptığı geziler arasında bugünün Kadıköy'üde bulunuyor. Kadıköy ile ilgili verdiği mermer blok üzerindeki bu detay için her ne kadar daha sonra çeviri hatası denilip üzerinde tartışmalar yaşansa da ( doğrusu timsah değilde kertenkele olmalıymış) Kadıköy Belediyesi'nin yazı ile birlikte timsah heykelini oraya koyabilmesi çok güzel bir hareket olmuş. Bana göre bu biraz da tarih bilgisinin ötesinde bulunduğu coğrafyanın her şeyini sahiplenebilme anlamını da taşıyor. Örnek olarak Konstantinopolis şehrinin kurucusu İmparator Konstantin'in bir dönem askeri görevi icabıyla bulunduğu İngiltere York'da ve Sırbistan Niş'te bulunan heykelleri bunun bir kanıtı olarak verilebilir. Henüz böyle bir heykel için memleket ortamı müsait olmasa dahi (varlığı çok kalıcı olmayacaktır) Kadıköy Belediyesi'nin Strabon'u bilip bu küçük timsah heykelini oraya koyabilmesi takdire şayan bir örnek. Umarım bu örnekler çoğalır.
Strabon'un Coğrafya'sına dönecek olursak özellikle Anadolu topraklarından bahsettiği sadece XII,XIII ve XIV. kitapları ilk defa 1987 yılında Türkçe'ye çevrilmiş. Diğer ciltlerinin akademik çalışmalarda kullanıldığını anlıyorum ama çevirisi henüz yapılmamış. Batı dünyasının bu çevirileri 600 yıl öncesinden yaptığını düşünürsek bu işlere olan ilgimiz ve dünyayı ne kadar uzaktan takip ettiğimiz anlaşılabilir.
![]() |
Resim 4. Kolomb rotaları |
Okyanusun ötesinde kayıp bir kıta olduğuna dair efsaneler antik çağlardan beri anlatılıyormuş aslında. Bunlardan en ünlüsü ilk defa Platon'un bahsettiği Atlantis adasına dair anlatılan efsaneymiş. Platon, efsanede Atlantis'in doğal afetler sonucunda bir gecede okyanusun sularına gömüldüğünü anlatıyor. Atlantis adasının eski çağlarda Herkül sütunları olarak adlandırılan bugünkü Cebelitarık Boğazı'nın ötesinde, okyanusun ortasında olduğuna inanılıyormuş. Strabon'da Atlantis'in varlığına inanan antik çağ filozoflarından birisiymiş. Kolomb'un seferlerine bakıldığında tam da Cebelitarık Boğazı karşısında yapıldığı görülebilir. Rotaların sebebinin kesinlikle bu efsane olduğunu iddia etmek biraz eksik olur sanıyorum :). O zamanlar her ne kadar uygulamada pek başarılı olunamamışsa da sürekli batıya doğru gidilmesiyle Hindistan'a varılacağı biliniyormuş. Ek olarak Kolomb'a destek veren ülkeler bu civardalar. Akıntılar, rüzgarlar, eldeki haritaların söyledikleri. Muhtemelen bunların hepsi yeni dünyaya giden ilk rotaların oluşmasında etkendir.
![]() |
Resim 5. Coğrafya kitabının 1620 basımı |
Strabon muazzam miktardaki coğrafi bilgiyi bir araya getirmek için geniş çapta seyahat ettiğini söylüyor. Bununla birlikte kabul edilen bu bilgilerin çoğunu şimdi kaybedilen ( İskenderiye Kütüphanesi, Strabon Mısır'a gittiğinde henüz yanmamıştı) birçok eski metinlere erişim sağladığı İskenderiye'deki büyük kütüphanede derlemiş olması gerekir. Zaten kendisi de kitabında sık sık seleflerinin ismini anar.
![]() |
Resim 6. Strabon'a göre dünya haritası |
![]() |
Resim 7. Strabon'a göre dünya haritası |
Özellikle kendisinin gezdiği bölgelerde haritaların doğruluğunun nedeninin kendi güncel gözlemlerinin sonucu olduğunu sanıyorum. Mesela Nil Vadisini Etyopya sınırına kadar gezdiğini söylüyor "Resim 8" de de görüleceği üzere Nil'in güzergahı oldukça doğru biçimde resmedilmiş. Ancak Etyopya güneyinde kalan kısımlar çizilmemiş. Muhtemelen Strabon daha aşağılara inememiştir.
Benzer bir bölge olarak Karadeniz'in kuzeyini ve Caspian Denizi'ni (Hazar Denizi) gösterebiliriz. Strabon kitabında açıkladığı üzere Karadeniz'in kuzeyini dolaşmış ve gayet detaylı açıklamalarda bulunmuş bu bölgeler için. Bu nedenle Karadeniz civarının haritalamasının da kendi gözlemlerine dayanarak öncellerinden daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum.Yakın bir bölge olduğu halde Caspian Denizi civarına gittiğinden bahsetmiyor. Kendisinin bizzat dolaşmadığı ve muhtemelen öncellerinden yararlanarak çizdiği Hazar Denizi ve civarı Nil Vadisi kadar doğru görünmüyor. Strabon, "Resim 9" da açıkça görüldüğü üzere Hazar Denizi'ni hem lokasyon olarak epey yanlış konumlandırmış hem de bu gölü sanki açık denizlere bağlantısı varmış gibi göstermiş.
![]() |
Resim 8. Strabon'a göre Nil Nehri ve günümüz |
![]() | |
|
..................
. Mylasa (Milas)
. Euphrates (Fırat)
. Melitene (Malatya)
. Argaios Dağı (Erciyes Dağı)
. Mazaka (Kayseri)- Roma çağında Kaisera
. Makedonia (Makedonya)- Trakya, Epeiras ve Hellas'la çevrilmiş ülke
. Maiandros (Menderes)
. Lemnos (Limni)
. Amastris (Amastra)
. Anemurion (Anamur)
. Kreta (Girit)
. Kotiaeion (Kütahya)
. Kıbrıs (Kıbrıs)
. Mısır (Mısır)
. Troia (Troya)
. Zeugma (Zeugma)
. Trapezus ( Trabzon)
. Trakya (Trakya)
. Sangarios (Sakarya)
. Tauros (Toros)
. Kappadokia (Kapadokya)
. Tarsos (Tarsus)
. Syria (Suriye)
. Magnesia (Manisa)
. Sinope (Sinop)
. Seleukia (Silifke)
. Samasota (Samsat)
. Rhodos (Rodos)
. Prusa (Bursa)
. Amessia (Amasya)
. Phainikos (Fenike)
. Olgassys (Ilgaz)
. Kallipolis ( Gelibolu)
. Ikonion (Konya)
KİTAPTAN BAZI ALINTILAR
***
Kaynağı ovanın ortasında bulunan ve gidiş gelişe açık olan Pyramos Irmağı (Ceyhan Nehri) Kataonia'yı baştan başa geçer. Toprakta önemli bir çukur vardır ve burada suyun yer altında gizli bir geçide aktığı görülür.
Irmağın yatağı tamamen kayadır ve ortasında derin; fakat çok dar bir yarık bulunur. Bu yarık ırmağın kanalıdır ve ağzına kadar doludur. Dağlardan geçerken kısmne Kataonia'dan kısmen de Kilikia Ovaları'ndan denize pek çok mil getirir. Hatta bu konuda bir kehanet de vardır. Buna göre; "Geleceğin insanları gümüş girdaplı Pyramos'un kutsal kıyılarını mille dolduracağını ve Kıbrıs'a ulaşacağını göreceklerdir". Gerçekten buna benzer bir şey Mısır'da olmaktadır. Nil'in getirdiği miller denizi kuru toprak haline sokmaktadır. Buna dayanarak Heredotos Mısır için "Nil'in armağanı" demektedir. Halbuki Homeros Pharos'tan "açık denizde" diye söz etmektedir. Çünkü eski zamanlarda burası bugünkü gibi Mısır Topraklarına bağlı değildi.
***
Bu son ülkede, Pontos'un ağzında Megara'lılar tarafından kurulmuş olan Khalkedon ve bir köy olan Khrysopolis ve Khalkedon'lar Tapınağı bulunur; ve denizden biraz içeride içinde küçük timsahların beslendiği bir pınar vardır. Khalkedon kıyısını izleyerek Propontis'in (Marmara Denizi) bir parçası olan Astakenos Körfezi'ne gelinir. Bu körfezde bulunan Nikomedeia, Bithynia krallarından birisi tarafından kurulmuş ve ismini ondan almıştır.
***
Gerçekten, toprak gevrek, kolay ufalanabilen cinstendi, aynı zamanda tuzlarla dolu olup kolay yanabilirdi ve belki de bu nedenlerden ırmağın akıntısı, sık sık yönünü değiştirdiğinden, Maiandros kıvrılarak akmaktadır. Irmak aşağılara çeşitli zamanlarda, kıyının çeşitli kısımlarına alüvyon yığmakla beraber, sel toprağının bir kısmını da açık denize sürükler. Gerçekte, kırk stadion uzunluğundaki sel toprağı yığınları evvelce deniz kıyısında olan Priene'yi bir iç kent yapmıştır.
***
"Strabon'un bahsettiği Priene hakkında biraz bahsetmekte fayda var. Ben yıllar önce bu antik yunan şehrini ziyaret ettiğimde gerek şehir planı gerek mimarisi gerekse şehri koruyan surlara hayran kalmıştım. Yalnız anlamadığım nokta şehrin güvenlik nedeniyle dağın eteğinde olması sebebiyle zaten sıkıntılı olan ulaşımının neden denizden de bu kadar uzak oluşuydu :). Aslında şehir ilk kurulduğunda deniz kenarında olduğu halde Menderes nehrinin taşıdığı toprakla içeride kalmış olmasıymış. Gerçektende şehirden tepe aşağı baktığınızda önünüzde uzanan devasa bir ova görürsünüz. Priene ile ilgili aşağıdaki haritayı (Resim 12) dikkatlice incelerseniz deniz sınırının ilk zamanlarda ne kadar içeride olduğu ve dolayısıyla Priene şehrinin de denize sahili olduğu görülebilir.
Strabon şehirden bahsederken denizin uzaklığını 40 stadion olarak söylüyor. Bu mesafe yaklaşık olarak 7,5 km ediyor. (1 stadion yaklaşık 185 m).
![]() |
Resim 10. Priene Antik Şehri ve Menderes Nehri Ovası. Lade (Batmaz) tepesi daha önce ada iken nehrin denizi doldurması neticesinde ana karaya birleşmiştir. |
![]() |
Resim 11. Şimdi ova içinde kalmış ancak daha öncesinde ada olan Lade Tepesi |
![]() |
Resim 12. Priene antik şehri ve Menderes nehrinin zamanla doldurduğu deniz. |
![]() |
Resim 13. Priene şehrinden Menderes Ovası'na bakış. Bir zamanlar bu görüntüde deniz bulunuyordu. |
Strabonis, Tüm kitaplar;
http://fondosdigitales.us.es/fondos/libros/3598/493/strabonis-rerum-geographicarum-libri-septemdecim/
Numan Bey;Size çok teşekkür ediyorum,bende mühendisim,incelemelerinizde bir mühendisin matematiksel yaklaşımı çok açık.Hipodrom hakkında sayenizde çok detaylara vakıf oldum.Yazılarınıza lütfen devam süper makaleler sağolun.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Reyhan Bey. Beğendiğinize sevindim. Bir süredir maalesef yazamıyorum ve bu beni rahatsız ediyor. Bakalım, inşallah tekrar başlayacağım. Umarım siz de birikimlerinizi bir blog ile olabilir bir gün bizlerle paylaşırsınız. Selamlar.
Sil