Merhaba,
Bu yazımda, İstanbul'un kaybolan değerlerinden sadece birisi olan Dolmabahçe, Taksim, Harbiye bölgesinde artık olmayan mezarlıklar hakkında bahsedeceğim. Sadece birisi diyorum çünkü yok olma akıbetini yaşayan veya artık sadece bir iki kırık dökük taştan oluşan onlarca mezarlığa şahit olabilirsiniz. Sur içinde veya yakın bölgelere bu gözle bir bakmanız yeterli olacaktır.
İçinden yol geçirilmiş, bütünlüğü bozulmuş, binaların arasında sıkışmış ve ihtimalle büyük kısmını betonlaşmaya kaybetmiş veya kırılmış dökülmüş bu mezarlıkları görmeniz mümkündür.
![]() |
Zeytinburnu |
![]() |
Eyüp |
Yazıyı yazmamın nedeni ise zaman zaman bu konuda gördüğüm bana göre nesnel değerlendirmeden uzak yazılardır. Gördüğüm kadarıyla bazı kişi veya cemeatler bu mezarlıkların başına gelenleri kendine göre yorumlamakta sorun görmüyor. Örnek vermek gerekirse ermeniler veya destekleyicileri Harbiye civarındaki ermeni mezarlığının yok edilmesini öyle bir anlatır ki sanki bu akıbeti sadece kendileri yaşamıştır ve kesinlikle ermenilerin mezarlarıyla birlikte yok edilmesi amacıyla yapılmıştır. Diğer yok olan mezarlıklardan hiç bahsetmezler. Yine başka bir örnek eşsiz tarihçi ve bilim adamı Mustafa Armağan, koskoca Dolmabahçe mezarlığının yok edilmesinden ve yerine saray ahırlarının (evet mezar üstüne ahir) yapılmasından hiç bahsetmez de sadece cumhuriyet döneminde mezarlığın kalan son parçasının da imara açılmasından bahseder ve buradan yeni cumhuriyete olmadık şeyler yazar. Dolmabahçe tarafından söz etmeyişinin nedini de aslında mezarlığın büyük bölümünün Osmanlı döneminde ve dolmabahçe sarayı için yok edilmesidir. Yani kendileri bu nedenle bu kadar tarafsız ve bilimseldir.
Aslında buralarda yaşanan eski şehir mezarlığının artık şehir içinde kalması ve yeni yerleşim yerlerinin açılması ihtiyacıdır. Olan budur aslında.
Ayas Paşa Mezarlığı Dolmabahçe sahilinden Taksim'e kadar olan bölgede var olan ve İstanbul'un en büyük mezarlıklarından birisiydi. Bugünkü Gümüşsuyu, Fındıklı, Beşiktaş İnönü Stadyumu'nun bulunduğu yerler bu mezarlık sınırları içinde kalıyordu. Adını Kanuni'nin vezir-i azamlarından Ayas Paşa'dan alıyordu. Nedeni de bölgenin zamanında Ayas Paşa Vakfı'na (tesis:1526) ait olmasıydı. Muhtemelen de bölgeye definler bu tarihte başladı ve 1800 lü yılların sonuna kadar devam etti.
Bu bölgenin mezarlık olduğuna dair benim bulabildiğim en eski harita Venedik'li haritacı Coronelli'nin 1688 de yayınladığı İstanbul haritasıdır. Bu haritada amaç boğaz bölgesini öne çıkarmak olsa da boğaz çevresindeki yerleşimlerin isimleri tek tek yazılmıştır. Aşağıda görüleceği üzere dolmabahçe sırtlarında cemetery (mezarlık) yazısı okunmaktadır.
Coronelli-1688
Aşağıda görülen ve François Kauffer'e ait 1786 tarihli ve İstanbul'un bilimsel ölçekli ilk haritasında mezarlık yerleri ve kimlere ait olduğu net olarak işaretlenmiştir. En yukarıda bugünkü Harbiye civarında ermeni mezarlığı, hemen buranın altında katolik mezarlığı ve Dolmabahçe sahiline doğruda türk mezarlığı görülmektedir. Bu tarihte İstanbul'un bu bölgesinde yerleşim yok denecek kadar azdır. Yerleşimler sahil kesiminde ve bugünkü Taksim Meydanı'na kadar olan bölgede görülüyor. Henüz Dolmabahçe sarayı, topçu kışlası ve Gümüşssuyu askeri hastahanesi yapılmamış.
![]() |
Kauffer-1786 |
Mezarlığın üzerine imarlaşma ilk olarak 1780 yılında 1. Abdülhamid tarafından topçu kışlasının bugünkü gezi parkı üzerinde yapılmasıyla başlıyor. Sonrasında 1850 ler de Dolmabahçe sarayı ve ahırlarının mezarlık alanına yapılmasıyla devam ediyor. Hemen hemen aynı senelerde de Gümüşsuyu tarafına da askeri hastahane yapılıyor.
Aşağıdaki haritada ise bu yapıların işaretlendiğini ve mezarlığın kalan kısmı görülebiliyor.
![]() |
Beyoğlu ve civarı-Henüz AKM yok |
![]() |
Pervititch_1926_Gümüşsuyu |
Özetle; ekte google earth üzerinde bu mezarlıkları olabildiğince çizmeye çalıştım. Yok olan bu mezarlıklar içinde ermeni, katolik ve türk mezarlıkları bulunuyor. Yok olma süreci 1700 lü yılların sonunda başlıyor ve 1930 larda tamamlanıyor. Yukarıda anlattığım üzere bu yapılan eğer bir hataysa Mustafa Armağan'ın iddia ettiği gibi bu hata sadece yeni cumhuriyete ait bir hata değil. Veya bir ırkın tüm varlıklarıyla birlikte yok edilme çabası hiç değil.
Burada yazmaya çalıştığım sadece Ayas Paşa mezarlığının hikayesi idi. Ancak haritada gösterdiğim ve işgale uğrayan diğer bir mezarlıkta Tepebaşı mezarlığıdır. Dikkat edilirse bu haritada gösterdiğim ve 1895 te açılışı yapılan Pera Palas'ta aslında mezarlık üzerine yapılmış bir yapı. O dönemde Osmanlı sultanı kimdi peki? Nasıl bunlara izin vermişti ? Tarihin böylemi yazılması gerekiyor?
Malesef kendine tarihçi diyen bir takım insanlar bilerek ve amaçlı olarak her türlü yalanı çarpıtmayı amaçları için kullanabiliyorlar.
**********
Kaynak;
1.İstanbul Haritaları 1422-1922 Ayşe Yetişkin KUBİLAY
Eline sağlık çok bilgilendirici
YanıtlaSilSorumluluk hissi ile dolu, samimi ve üzgün...
YanıtlaSil