10 Mayıs 2017 Çarşamba

ALEXIAD

Kitabın Doğu Roma İmparatorluğu tarihine ışık tutan en önemli kaynaklardan birisi olduğu söylenebilir. Prenses Anna Komnena tarafından yazılmış ve babası imparator Alexios Komnenos'un Anadolu ve Balkan Yarımadası'ndaki dönemi anlatılmış. Benim bulabilip de okuduğum kronikler arasında en ilgi çekici olanı diyebilirim. Gerek kitabın çeviricisinin yazma yöntemi gerek yazarının anlatım biçimi gerekse dönem itibari ile Anadolu'daki ilk Türkler hakkında verdiği bilgiler kitabı çekici hale getiriyor.
Ne yazık ki İstanbul hakkındaki en önemli kaynakların çoğunun olduğu gibi (örn. olarak Doğan Kuban'ın kitapları verilebilir) Alexiad'ın da piyasada basımını bulmak mümkün değil. En azından ben çok aramama rağmen bulamadım. Belki basılır veya sahaflara düşer umuduyla bir kaç ay beklesem de böyle bir şey olmadı. Ben de, üzülerek söylüyorum ama kitabın pdf çıktısını internetten indirtip sahaflarda ciltlettirdim ve buradan okudum. Bir takım baskı hataları :) veya kitabın orijinali olmasa da tercihim her zaman elimde tutup okuyabildiğim baskıdan yana olmuştur.



Kitap 1996 yılında tek baskı yapmış ve bahsettiğim üzere piyasada bulmak mümkün değil. Çeviren Bilge Umar'ın önsözü ile başlıyor ve Anna Komnena'nın kısa yaşam öyküsüyle devam ediyor. Hemen ardından gelen GİRİŞ kısmında ise Anna kendini tanıtıyor ve yapıtının amacını açıklıyor.

Çevirmen Bilge Umar her ne kadar tarih üzerine araştırmaları, çevirileri olsa da aslında asıl alanı hukuk olan bir akademisyen. Kitabı çevirirken hem orijinalinden hem de diğer dillere (fransızca ve ingilizce) çevrilmiş baskılardan yararlanıyor. Anlatımlarından çok hakim olmasa bile rumcayı da bir miktar bildiğini çıkarabiliyoruz.
Klasik yapıtların herhangi bir dile çevirisinde," sözcüğü sözcüğüne" çeviri yönteminin çok uzun zamandır bırakıldığı söylenir. O yapıtları, eğer yazarı sağ olsaydı ve çevirmenin dilini konuşsaydı hangi ifadeleri kullanarak yazacak idiyse işte o ifadeleri kullanıyor olmak iddiasıyle çevirmek; yani, yazarın anlatımını başka dile çevirmek yerine onun düşünce ve bilgi aktarımını başka dilde anlatmak yaygın bir yöntem olarak görülüyor. Böyle olduğu halde  Bilge Umar bu yöntemi ancak zorunlu kaldığı ölçüde kullandığını, Anna Komnena'dan öğrendiklerini bize kendi anlatımıyla aktarmaya kendisinde hak görmediğini söylüyor. Tam tersine, onun anlatımının tüm özelliklerini olabildiğince korumaya; kendi satırlarında yaşayan Anna'yı, yapıtının Türkçe çevirisinde de yaşatmaya, onun tümcelerini bölmekten bile kaçınmaya çalışmış.

Burada esas aktör İmparator olmuş olsa da  en azından onun kadar ilginç bir yaşam öyküsü olan yazar Anna Komnena'danda mutlaka bahsetmek gerekiyor. Bu yazıdaki amacım kitabı tanıtmak olduğu için Anna ile ilgili başka bir yazıda detaylı bahsetmeyi düşünüyorum.

İstanbul'u anlamak tanımak hem zor hem de kolay. Zor çünkü Roma İmparatorluğu'ndan geriye çok az şeyi koruyabilmişiz. Kolay çünkü Roma'da müthiş bir tarih yazıcılığı mevcuttu. Ve bu kaynakların bir kısmına zor da olsa ulaşma şansımız var. Tıpkı ALEXIAD 'a olduğu gibi.    


Devamını Oku »