7 Haziran 2017 Çarşamba

Anna Komnena (1083-1153) ; Tarihçi bir Bizans prensesi


Anna Komnena'yı bir Roma İmparatorunun kızı, bir prenses olmasından daha çok tarihçi kimliğiyle ve babasının zaferlerini anlattığı ünlü eseri ALEXIAD ile hatırlıyoruz. Bizans imparatoru Aleksios Komnenos'un Konstantinopolis doğumlu kızı Anna Komnena, zamanının coğrafi, felsefi, mitolojik ve edebi eserlerini çok iyi öğrenmiş bir tarihçidir ve on beş kitapçıktan oluşan Alexiad adlı eseri yazmıştır. Genel olarak babasının dönemini anlatan ve Bizans tarihi araştırmaları yapanlar için temel bir kaynak oluşturan Alexiad adlı eserin sahibi; Sokrates, Homeros, Polibius gibi dönemin yazarlarına hakim bu prenses, eserinde yapıtının amacını şu kelimelerle ifade ediyor;
......

Karşı konulmaz biçimde ve kesintisiz bir hareketle akıp giden Zaman, var olabilmiş ne varsa tümünü -gerek dikkati çekmeye değmez olayları; gerekse büyük ve anımsanmaya değer olanları-, bir unutulmuşluk uçurumuna çekip yutmak için, sürükleyip götürür; ve, tragedyacının dediği gibi, "Gizlenmiş olanı ortaya çıkarıp, meydanda olanın üzerine örtü çeker". Ne var ki, tarih bilimi, Zaman'ın akışına karşı koyan sarsılmaz bir bent'tir. O, Zamanın karşı konulmaz akışını bir bakıma durdurur; bu akıp gidiş arasında olan bitenlerden, akıntı üstünde yakalayabildiklerini kollarına alıp tutar ve onların, sonsuza dek orada kalmak üzere unutulmuşluğun derinliklerine kayıp gitmesine asla izin vermez.
Ben, Anna, İmparatorlar Alexios ve Eirene'nin Mor Odada1 doğmuş ve büyütülmüş kızı, yazın'ın yabancısı olmamakla kalmıyorum, ayrıca bir de Hellen dilini derinlemesine incelemişliğim var; güzel konuşma san'atını ihmal etmeden, felsefeyle de ilgilendim, Aristoteles'in kapsamlı bilimsel yapıtlarını, keza Platon/Eflatun'un dialoglarını dikkatle okudum, tinsel yönümü dörtlü bilgi ile (astronomi, geometri, aritmetik, müzik) olgunlaştırdım; bunları anlatmamın bir nedeni var; gerçekten, bu, övünme değil; doğa vergisine ve benim kendi öğrenme düşkünlüğüme borçlu olduğum özelliklerimi, hem çok yüce Tanrı'nın bana sonradan kazandırdığı, rastlantıların da etkisiyle kazandığım özelliklerimi açıklamam gerekiyor; yazdığım bu yapıtta, babamın yaptıklarını anlatmak istiyorum; bunlar -gerek bir kez erk'in sahibi olduktan (taht'a geçtikten) sonra yaptıklarının tümü, gerek taç giymesinden önce, başka (kendinden önceki) İmparatorların hizmetinde iken yaptıklarının tümü- sessizliğe terk edilmemeli, ne de bir unutulmuşluk denizine götürülüyormuş gibi Zamanın akışıyla sürüklenip gitmeli.
.......

Kendisini babasından sonra ülkeyi yönetecek olan kişi gibi görecek kadar hırslı ve bu amaçla babasının imparator olarak atadığı küçük kardeşine iki defa suikast düzenleyebilecek kadar da gözü karadır.
Alexiad isimli eserini babası öldükten sonra imparator olarak yerine geçen kardeşi Ioannes'in emri üzerine ömrünün sonuna dek kapatıldığı kilisede yazıyor. Anna'nın neden kiliseye kapatıldığının öyküsü de ibret vericidir2....

Anna Komnena

Anna Komnena'nın Yaşam Öyküsü;

Anna, 2 Aralık 1083 Cumartesi günü, imparator Alexios Komnenos ile eşi Eirene Komnena'nın ilk çocuğu olarak, başkent Konstantinopolis'te doğdu. Sonradan 3 kız ve 3 erkek kardeşi dünyaya geldi. Erkek kardeşlerinin en büyüğü olan Ioannes ile arası, küçüklükten başlayarak pek iyi değildi. 3-4 yaşına geldiğinde, Anna'yı -babasından önce egemenlik süren (ve babasını evlat edinen ! )- imparatoriçe Maria'nın3 oğlu ve dolayısiyle tahtın yasal veliahdı hatta sahibi olması gereken Konstantinos Doukas ile nişanladılar; Anna, çağının Rum saray geleneğine uyarak gelecekteki kaynanasının konağına göçtü. İmparatorun, damat adayı Konstantinous'u veliahtlığa ataması dolayısiyle, gelecekte Konstantinos-Anna çiftinin imparator-imparatoriçe olması bekleniyordu. Bilmediğimiz bir nedenle bu nişan4 bozuldu ve imparator veliahtlığa büyük oğlunu, o sıralarda henüz 4-5 yaşlarında bulunan Ioannes'i atadı (1092).

Bu kara kuru, sıska oğlana Anna'nın düşmanlığı belki o zaman başlamıştır. Nişan bozulduktan sonra Konstantinos, İstanbul'dan ayrıldı, kırsal yöredeki aile mülküne çekildi. İmparator Alexios ile ilişkileri yine de düzgündü; hatta o mülkte Alexios'u konuk ettiğini ağırladığını biliyoruz. Konstantinos 1096 dolaylarında öldü; Anna, aslında evlenme isteği duymadığı hatta evlenmemek istediği halde, 1097'de , ana babasının isteği üzerine, bir diğer Rum soylusuyla, Nikephoros Bryennios ile evlendi. Eşi, vaktiyle imparator Alexios'la hasım durumda bulunmuş daha eski Nikephoros Bryennios'un (baba ve oğulun isimleri aynı) oğlu idi. Genç Nikephoros, imparatordan büyük saygı ve sevgi görüyordu. O kadar ki, Alexios ona, Kaisar yani Caesar sanını vermişti. İ.S. 4. yüzyıldan beri, Augustus sanını taşıyan imparator, kendine yardımcı olacak bir ya da iki imparator atıyor, o kişinin yahut kişilerin san'ı Caesar oluyordu; dolayısıyle, sözcük, "Yardımcı İmparator" anlamını belirtiyordu.

Anna'nın bu evlilikte çok mutlu olduğunu, kocasına büyük sevgiyle bağlandığını biliyoruz; "Nikahta keramet vardır" derler. Evliliğinden 4 çocuğu oldu ve eşinin ölümüne dek, 40 yıl onunla aynı yastığa baş koydu.

İmparator Alexios'un 1118 yılında ölümü sırasında ve onu izleyen günlerde Anna, (anası Eirene ile birlikte ) taht'a kardeşi Ioannes'in değil, kocası Nikephoros'un geçmesi için yoğun saray entrikası yürüttü, başarılı olamadı. Hatta, Ioannesi'in öldürülmesini amaçlayan bir komploya karıştı. Böyle iken Ioannes ona karşı çok bağışlayıcı davrandı ve Anna'yı, rahat bir sürgün yaşamına göndermekle yetindi. Yeni imparatorun, komploya bulaşıklığı olmayan Nikephoros ile ilişkisi bozulmadı; hatta 1137 yılında, bir savaş seferine, hala Kaisar san'ını taşıyan Nikephoros ile birlikte çıktılar. Nikephoros, bu seferde hastalandı ve İstanbul'a dönüşünde öldü; Anna 54 yaşında dul kaldı.

Anna çağına göre çok iyi öğrenim görmüştü ve araştırmaya, öğrenmeye, bilgiye, yazmaya düşkündü. Eşi Nikephoros da öyleydi ve tarih araştırmacılığı, özellikle yeğlediği uğraşı alanıydı.

Anna, 1118'de babasının, 1123'de anasının ve 1137'de eşinin ölümünü gördükten sonra kendi küçücük dünyasına kapandı; kendini okumaya, araştırmaya, yazmaya verdi. İşte Alexiad bu dönemde, yıllarca süren bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıktı. Anna, 1148'de, 65 yaşındayken bile bu yapıt üzerinde çalışıyordu. hangi yıl tamamladı, kaç yaşındayken öldü bilinmiyor. 1153'de öldüğü sanılıyor.


//////
(1)
Porphyrogennetos (Latin harfleri ile Porphyrogenitus) kelime anlamı olarak "Mor Oda'da Doğan", Bizans İmparatorluğu'nda onursal bir ünvandır. Bu ünvan baba imparator olduktan sonra doğan erkek çocuğa ya da kız çocuğa (Latin harfleri ile) Porphyrogenita verilirdi.
Porfirogennetos kavramı, veraset yoluyla meşruluğu güçlendirmek ile bağlantılı olarak 6. yüzyıldan itibaren bilinirdi fakat ilk güvenli kullanımı 846 yılına kadar olmamıştır. Terim 10. yüzyılda yaygın olmuştur, özellikle VII. Konstantin Porfirogennetos ile bağlantılı olarak ve Paleologos Hanedanı'na kullanımı devam etmiştir.
İmparatorluk moru, lüks bir boyaydı ve deniz salyangozları ailesinin içinde bir tür kaya salyangozu olan Murex adıyla bilinen kabuklunun salgılarından elde edilmekteydi, elbiseleri renklendirmekte kullanılırdı. Üretimi aşırı pahalıydı, bu boya Romalılarda statü sembolüydü, örneğin Magistratusların togalarında mor bir şerit olurdu. Bizans döneminde, renk imparator ile eşleşti ve tüketim kanunları, imparatorluk ailesi hariç kullanımını kısıtladı. Böylece mor imparatorluk rengi oldu.

Bukoleon Sarayı'nın kalıntıları

Kendisi de porphyrogennetos olan VII. Konstantin, De Ceremoniis aulae Byzantinae adlı çalışmasında porphyrogennetos çocuğun doğumu sırasındaki törenleri anlatmıştır.

Patrik Nikolaos MistikosVII. Konstantin Porfirogennetos'u vaftiz ediyor

En ayırıcı şart, çocuğun , Büyük Saray'da müstakil bir köşkte Mor ya da Somaki mermerinden oda da doğmasıydı: başka yerde doğan hiçbir çocuğun Porphyrogennetos olarak isimlendirilmesi meşru kabul edilmezdi. Porphyrogennete Anna Komnena odayı şöyle tarif eder: oda Saray'ın birçok terasından birinde bulunur, Marmara Denizi ve "taştan öküzler ve aslanların durduğu" (başka bir deyişle Bukoleon Sarayı) Boğaziçi'ne bakar, yerden tavana mutlak bir kare formundaydı, tavan bir piramit ile son bulurdu. Yerden tavana duvarlar, "genellikle mor baskın, aralarda kum gibi parlayan beyaz noktalar" olan imparatorluk somaki mermeri ile kaplanmıştı,

/////
(2)
I.Alexsius Komnenus doğu seferinden Konstantinopolis'e döndüğünde hastalanır. O sırada 59 yaşındadır. Doktorlar imparatoru tedavi için elden geleni yaparlar ama onun giderek zayıfladığı ve eski enerjisinin kalmadığı görülür. O sırada sarayda, Alexsius'un karısı imparatoriçe İrene söz sahibidir. Kızı Anna'nın yazdığına göre , annesi İmparatoriçe İrene saraydaki günlük resmi görevlerinin yanında, daha çok hayır işleriyle uğraşmaktadır ve büyük saray yerine daha çok Magnaura sarayında kalmaktadır. İmparatorun sağlığı 1117'ye geldiğinde ciddi olarak bozulur. Ağrıları artmıştır ve artık zorlukla yürümektedir. Tahtın doğal varisi, imparatorun 30 yaşındaki oğlu İoannes Komnenus'tur. Ancak gerek öz anne İrene ve gerekse kız kardeş Anna Komnena, İoannes'ten nefret etmektedir. İmparatordan, tahta varis olarak Anna'nın kocası genç Nikeforus Bryennius'u seçmesini isterler. Anne İrene oğlunu sürekli olarak kötüler, onun sarhoş ve yeteneksiz bir genç olduğu konusunda kocasını ikna etmeye çalışır. Ancak İmparator Alexsius ne karısı İrene' e ne de kızı Anna'ya güvenmektedir. Oğluna güveni, sağlığının en kötü olduğu günlerde de devam eder ve tahtın normal olarak doğal varisine geçmesi dışındaki hiçbir talebi kabul etmez. Çünkü imparator, çok yakın geçmişte İmparatoriçe Zoe'nin kocalarının imparatorluğa verdikleri zararları iyi bilmektedir.

1118'in yaz ayları geldiğinde imparator giderek daha da kötüleşir. İmparatoriçe İrene, imparatoru 24 saat süreyle bakıma ihtiyacı olduğu gerekçesiyle kendi sarayı Mangana'ya taşıtır. Gerçekten ana kız, imparatorun başından gece gündüz hiç ayrılmazlar. " Çok kere annemin onun başucundaki koltukta bütün gece boyunca beklediğini gördüm. Kollarını tutarak kaldırır, rahat nefes almasını sağlamaya çalışırdı. Gözyaşları seller gibi akardı." Ancak niyetlerinden hiç vazgeçmezler. Tek hedefleri imparatoru ikna etmektir. "Ana İmparatoriçe İrene, bütün nüfuzunu Anna lehine kullanmaktaydı ve kocasına İoannes'i çekiştirmekten bıkıp usanmıyordu. O gecelerden birinde Aleksius, karısı İmparatoriçe İrene'e "Bizans İmparatorlarından, tahtına layık kendi oğlunu bir tarafa bırakıp tacını damadına teslim eden var mı?... Halefini seçerken kendi et ve kanını bir tarafa bırakıp bir Makedonyalıyı seçmem karşısında bütün Bizans kahkahayı atıp benim aklımı yitirdiğimi zanneder" der.
Bütün rahatsızlığına rağmen imparator kararlıdır. 15 Ağustos Perşembe günü sabahın erken saatlerinde son anlarını yaşadığını anladığında, birkaç gecedir başından ayrılmayan ve uykusuz kalan karısı ve kızına kendisini iyi hissettiğini ifade ederek gidip birkaç saat uyumalarını söyler. Anne ve kız yatmaya gidince imparator Grand Domesitk (hükümdarın en yakını ve imparatorluk muhafız birliğinin komutanı) İoannes Axuch' çağırır.
İmparator, Axuch'tan koşup oğlu İoannes'i yanına getirmesini ister. 15 Ağustos günü öğleden sonra İoannes Comnenus, babasının son saatlerini yaşadığı ve acilen kendisini görmek istediği haberini alır. Mangana sarayına koşar, imparatorun yanına girdiğinde Aleksius imparatorluk yüzüğünü çıkarıp ona verir ve zaman kaybetmeden basilius-imparator ilan edilmesi için emir verir. İoannes dediğini yapmak için doğruca Ayasofya ya koşarak gider ve kısa bir törenden sonra patrik başına imparatorluk tacını koyar. Oradan çıkıp doğruca saraya döndüğünde İmparatoriçe İrene'in emriyle saray muhafızları olan Varangianlar içeri girmesine izin vermezler. Ancak parmağındaki imparatorluk yüzüğünü gösterince hepsi kenara çekilerek imparatoru selamlar.
13 Eylül 1087 Pazartesi günü Konstantinopolis'te doğan ve 31 yaşında olan II.İoannes Komnenus (1118-43) Bizans İmparatorluğu'nun yeni hükümdarıdır. Anna Komnena'nın sonradan yazdığına göre, uyanıp imparatorun yanına vardıklarında artık iş işten geçmiş ve taht yeni sahibini bulmuştur.

Bizans-Roma'nın büyük imparatorlarından bir olan I.Aleksius Komnenus, o gece hayata veda eder. İmparatoriçe İrene kocasının ölümünden sonra kendine hakim olamaz ve gözyaşları içinde kendini yerden yere atar. İmparatorlukta meşhur olan o güzelim saçlarını bile keser. Ancak bunu kocasının ölümü nedeniyle kederinden mi yaptığı, pek anlaşılmaz.

Ertesi gün imparator, hiç de ona yakışmayacak sade bir törenle, İmparatoriçe İrene tarafından 15 yıl önce yaptırılan Christ Philanthros manastırına gömülür. Aleksius Komnenus seçimini oğlundan yana yapmakla yine büyüklüğünü göstermiştir. Bizans'ın gelecekteki 25 yılına damgasını vuracak ve büyük imparatorlardan biri olacak II.Ioannes Komnenus, artık ülkenin tek hakimidir.

Ancak kız kardeşi Anna Komnena durumu kabullenemez. Kardeşini ertesi gün cenaze töreni sırasında öldürtmek için çabucak bir plan hazırlar. Bunu yapacak kişilere büyük paralar vaat eder. Ancak durumu iyi gözlemleyen ve özellikle sarayda etkin bir haberleşme ağı olan Axuch, tören için gerekli önlemleri almıştır. İmparator törende sıkı koruma altındadır. Suikastçılar ise ortada yoktur. Çünkü çoğu, tören daha başlamadan yakalanmış ve hapsedilmiştir. Suikastçılar daha sonra idam edilir ama imparator, kız kardeşini herhangi bir şekilde cezalandırmaz.

Anna Komnena ise bir türlü niyetinden vazgeçmez. Üç ay sonra İmparator İoannes, dinlenmek üzere Altın Kapının (Golden Gate-bugünkü surların Zeytinburnu girişinin hemen yanındaki kapı) yanındaki Philapation Sarayı'ndadır. Anna ve kocası Nikeforos Bryennius bu defa çok daha dikkatli bir plan hazırlayarak imparatoru katletmeye karar verirler. Plana göre Bryennius seçkin bir grup askerle sarayın yakınında buluşacak, imparator saraydan ayrılırken saldırıp, onu katledeceklerdir. Ancak Anna'nın kocası Nikeforus, babasının 1077 yılında tahtı ele geçirmek için isyan ettiğini ve zamanın hükümdarı tarafından yakalanıp gözlerine mil çekildiğini bilmektedir. Bu nedenle son anda fikrini değiştirir ve suikast yapacak askerlere verdiği randevu mahalline gitmez. Tam aksine saraya gelir ve imparatorun huzuruna çıkmak üzere izin ister. İmparator kendisini kabul ettiğinde de ayaklarına kapanarak durumu açıklar. İmparator, onu ayağa kaldırarak teşekkür eder ve affettiğini söyler. Gerçekten sonraki 20 yıl boyunca Nikeforus Bryennius imparatorun sadık bir komutanı olur. İmparatorlukta yapacak çok işi olan imparator, özellikle sefere çıktığı zamanlarda, artık arkasında sürekli problem çıkaran bir kız kardeşin olmasını istemez. Önlem almak zorundadır. Önce kız kardeşinin bütün mallarına el koyar ve bu suretle maddi kaynağını yok eder. Sonra saraylara girmesini yasaklar. Bununla da yetinmez, saçlarını kestirerek 34 yıl daha yaşayacağı bir kadınlar manastırına kapatır. Bu, Bizans tarihi açısından çok olumlu bir sonuç doğurur. Anna Komnena oturur, Alexiad ismini verdiği babasının yönetimi süresince yaşadıklarını anlatan bir kitap yazar. Bugüne intikal eden bu kitap , tarihçiler için, içinden subjektif anlatımlar ayıklanmak suretiyl önemli bir tarihi kaynak işlevi görür.

II. Ioannes Komnenos (1118-43) ve annesi İrene, Ayasofya'da

//////
(3)
İmparatoriçe Maria Alania ilk evliliğini VII. Mikail Dukas ile yapmış ancak III.Nikeforus Botaniates tarafından devrilmesinden sonra 2. evliliğini yeni imparator Botaniates ile yapmıştır. Bu evliliği yaparken Maria 28, eşi Botaniates ise 77 yaşındaydı. Bu sırada Anna'nın babası ise (Maria tarafından evlatlık edinilmişti!) henüz 23 yaşında doğu ve batı orduları komutanı idi. Henüz Botaniates iktidardayken Anna'nın babası Alexios'un saraya yaptığı çok sık ziyaretler dedikodulara sebep olmuştur. Zaten sonradan Alexios'un imparator olup eski imparatoriçeyi (Maria) saraydan çıkarması gerekirken bunu yapmıyor (bu arada Alexios'un evli olduğunu da belirtelim) ve durumdan herkes rahatsız oluyor. Adı geçenlerin yaşlarına ve yazılanlara bakıldığı zaman Anna'nın babası ile Maria arasındaki ilişkinin sadece evlatlık olduğu biraz inandırıcı gelmiyor. Tabii Anna babasını anlatırken ALEXIAD'da bunlardan hiç bahsetmiyor. O (Anna) sadece babası hakkında söylenenlerin kıskançlık olduğundan dem vuruyor.
Maria Alania

/////
(4)
Ortaçağ aristokrasisinde gelenek olduğu üzere Anna henüz bebek iken nişanlandı. Henüz 3 veya 4 yaşında olması gerekiyor. Anna nişanlandığında erkek kardeşi Ioannes henüz doğmamıştı. İmparatorun ilk erkek çocuğu, Anna'nın doğumundan 4 yıl sonra dünyaya geliyor. İmparatorun henüz genç olduğunu düşünürsek (30'larına gelmek üzere) artık erkek çocuğu olamayacağını düşünerek kızının nişanlısını imparator ilan etmesini düşük bir ihtimal olarak görüyorum. Peki neden önce çocuk yaştaki damat adayını imparator ilan edip sonradan vazgeçmişti ? Ben burada eski imparatoriçe Maria ile olan ilişkilerine bağlıyorum durumu. Anna'nın babası imparator olup saraya yerleştiğinde eşi Eirene'yi taç giydirip imparatoriçe ilan etmemiş ve saraya getirmemişti. Eski imparatoriçe Maria ise hala sarayın imparatoriçelerine ayrılmış kısmını eskisi gibi kullanmaya devam ediyordu. Henüz 31 yaşında olan ve baş döndürücü güzelliğiyle dikkat çeken Maria ile Alexius'un ilişkileri Alexius'un daha ordu komutanı olduğu günlerden itibaren başlamıştır. Ancak hem imparatorun hemde imparatoriçe Maria'nın halen evli oluşları evlenmelerinin önündeki en büyük engeldir. Muhatemelen Maria oğlunun hayatından endişe duymuş ve onu koruyabilmek adına imparator üzerindeki etkisini kullanarak Anna ile nişanlamıştır. Sonrasında ise gerek halk gerek dini çevreler gerekse ordunun baskısıyla Maria saraydan ayrılmış ve imparatorun karısı Eirene saraya gelmiştir. Tahminim yıllar geçince Maria'nın Alexias üzerinde etkisi kalmamış (veya Alexias'ın ilgisi bitmiştir) ve erkek çocuğu da olunca nişanı bozmuştur. Anna ise ALEXIAD'da kesinlikle babasıyla kayınvalidesi arasında bir ilişkinin varlığını kesinlikle kabul etmemiş ve bunların dedikodudan öte bir şey olmadığını söylemiştir.

I. Aleksius Komnenus (1081-1118)
(Evren Oğuzbalaban, 1989)

/////

Kişiler;

Anna Komnena                  : Alexios Komnenos ile Eirene Komnena'nın kızları
Alexios Komnenos             : Bizans İmparatoru ve Anna'nın babası
Eirene Komnena                 : Bizans İmparatoriçesi ve Anna'nın annesi
Konstantinos Doukas          : Anna'nın ilk nişanlısı ve Maria'nın oğlu
Maria Alania                       : Bizans İmparatoriçesi ve İmp. III.Nikeforus Botaniates'in eşi
VII. Mikail Dukas               : Bizans İmparatoru ve Maria Alania'nın 1. eşi
III.Nikeforus Botaniates     : Bizans İmparatoru ve Maria Alania'nın 2. eşi
Nikephoros Bryennios        : Caesar ve Anna Komnena'nın eşi
Ioannes Komnenos             : Anna'nın kardeşi, İmp.Alexios'un oğlu

******************************************
Kaynakça;

1. Alexiad                                      Anna Komnena       Çeviri : Bilge Umar
2. Bizans İmparatorluğu Tarihi     Radi Dikici
3. Historia                                     Niketas Khoniates   Çeviri : Fikret Işıltan

*******************************************

2 yorum:

  1. Anna Komnenanın vahşice esirleri özellikle çocukları şişe takıp pişirdiği tarihçilerce söyleniyor

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    Ben okuduğum hiçbir kaynakta böyle bilgiye rastlamadım. Kendisinin çok hırslı, gözü kara aynı zamanda entelektüel biri olduğundan bahsedilir ancak bu kadar acımasız olduğu anlatılmaz. Bahsettiğiniz tarihçiler ve kaynaklar hakkında bilgi verebilir misiniz?

    YanıtlaSil